Korku filmleri izlemek bir tutkudur. Bir yandan keyif yaşatıyor diğer yandan gerginlik veriyor. Bu iki durumu bir arada yaşamak ise farklı bir haz. Filmlerde işlenen korku, dehşet ve tiksinti duygusunun yanında terör olgusu gündelik hayatlarımıza sızan ve bazen olağanüstü şekillerde ortaya çıkan karakterler, şeytani güçler ve beklenmedik olaylar ile birleşmektedir. İyi bir korku filmi sizi ekrana esir eden ama aynı zamanda bir an önce oradan kaçmak isteyeceğiniz karmaşık bir ruh haline sokacaktır. Ancak bu alanda başarılı olamayan yapıtlar hiçbir duygu veremediği gibi boşuna zaman kaybı olacaktır. Bu nedenle yüksek oranda beğeni alan korku filmlerini izlemenizi tavsiye ediyoruz. Bu işe size önerebileceğimiz en iyi 10 korku filmi listesinden başlayabilirsiniz.
2018 yılında gösterime giren Amerikan yapımı bu film korku ve gerilimin en güzel yansıtıldığı filmlerden biridir. Başrollerde Emily Blunt ve John Krasinski oynuyor. Krasinski aynı zamanda filmin yönetmen koltuğunda.
Bu korku filminde eski usul canavarlar, gerilim yükseltme yöntemleri, zıplayarak gerilim yaratma gibi geleneksel korku sineması öğelerine yer verilmiş ancak filmin asıl silahı sessizliğin vermiş olduğu gerilim. Hikâye sese tepki veren ve kör mahlûkların bulunduğu post – apokaliptik bir dünyada geçiyor.
Filmde dünya bilinmeyen bir nedenle yok oluyor ve kıyamet sonrasında ortaya insanlara yaşam hakkı tanımayan yaratığa benzer bir tür ortaya çıkıyor. Bu yaratıklar duydukları en ufak bir ses sonucunda inşaların yanında beliriyorlar ve onları öldürüyorlar.Filmde Portland kırsalında bir çiftlik evinde yaşayan 2 çocuklu bir ailenin bu mahlûklar yüzünden hiç ses çıkarmadan kendilerine kurdukları dünyaya şahit oluyorsunuz. Henüz büyüme çağında olan çocuklarda tıpkı ebeveynleri gibi işaret diliyle anlaşıyor ve hiç konuşmuyor. Ev içerisinde ses yapacak her türlü hareketten uzak duran ailenin bir gün tüm çabası boşa gidiyor. Küçük çocuklar oyun oynarken lambayı deviriyorlar ve işte o an bu aile için her şey altüst oluyor. Sessizliğin içinde ortaya çıkan bu devrilme sesi ailenin peşindeki mahlûkların dikkatini çekiyor ve aile deşifre oluyor. Sonrasında ise yaratıklarla aile arasında kaçıp kovalamaca başlıyor.
2- The Silence
Bu film Tim Lebbon’un 2015 yılına ait olan The Silence isimli romanından beyaz perdeye uyarlanmış. Film, bilimin ve savaşların aynı hızla büyüdüğü ve ilerlediği şu dönemde olası bir felaketin sonunda toplumlarda yaşanacak kaosu anlamanıza yardımcı oluyor. Bu tür bir kaosun ardından hayatta kalmanın ne kadar zor olabileceğini sizlere anlatıyor.
Filmin yönetmenliğini John R. LEonetti yapıyor. Ve oyuncu kadrosunda Stanley Tucci, Kiernan Shipke, Miranda Otto gibi isimler yer alıyor.
Bazı bilim insanları yapmış oldukları bir mağara gezisinde mağara içinde daha önce keşfedilmemiş bir alan buluyorlar. Bu alan uzun süre içerde hapis kalmış yırtıcı kuşlarla dolu. Bu yırtıcı kuşlar görme duyularını kaybetmiş, ses ile avlanan yaratıklar.Vesp adı verilen bu yaratıklar bilim adamları tarafından serbest bırakılıyor ve asıl hikâye burada başlıyor.
Andrews ailesinin kızları Ally geçirmiş olduğu bir kaza sonucu işitme yetisini kaybediyor. Ve Ally ile iletişim kurabilmek için tüm aile bireylerijohn r. işaret dili öğreniyor. Bu durum yırtıcı kuşlardan korunmak için onlara avantaj sağlıyor. Aile daha sonra şehirden kaçarak bir kır evine taşınıyor. Burada sessiz kalmayı başararak işaret dili ile bu yırtıcılardan kendilerini koruyorlar. Ancak taşındıkları yerde karşılarına çıkan dilsiz bir rahip ve rahibin emrindeki küçük grup olayları bambaşka yerlere taşıyor.
Film Amerikan yapımı olan en etkileyici korku filmlerinden birisi. Filmin yönetmen koltuğunda daha önce bu alanda rüştünü ispat etmiş Ari Aster oturuyor. Ve görüntü yönetmeni Pawel Pogorzelski. Bunu özellikle belirtmek istiyoruz çünkü film hep aydınlıkta geçiyor. Pogorzelski izleyenlere ferah bir kırsalda ve havanın neredeyse hiç kararmadığı kuzeyin beyaz gecelerinde, tüm bu ışıltılı aydınlıkla aynı derecede ürkütücü ve klostrofobik bir duygu veriyor.
Filmin oyuncularından Florence Pugh, JAck Reynor ve Will Poulter görülmeye değer bir performans sergiliyor.
Film akademik görev yapan genç bir çiftin üniversite arkadaşları ile birlikte çıkmış oldukları İsveç yolculuğunda katıldıkları bir Pagan ritüelinde başlarına gelen beklenmedik olayları konu alıyor. Dani ve Christian ilişkileri üzerinde kara bulutlar dolaşan bir çift. Ve kendilerine son şans olarak bu geziyi düzenliyorlar. Geleneksel Midsommar festivalini kutlamak için ülkenin sapa bir tarafında yer alan Halsingland köyüne gidiyorlar. Burası oldukça huzurlu ve yemyeşil bir cenneti andırıyor. Grup beyazlar giymiş, güleç ve sıcacık Harga halkı tarafından büyük bir ilgiyle karşılanıyorlar. Baş döndürücü ve keyif verici uyuşturucu çayların sunulduğu bu kutlamaların aslında hiç masum olmadığı ve 90 yılda bir gerçekleşen gizli bir ayinin parçası olduğu ise sonradan ortaya çıkıyor.
Fillmde kaybettiği hafızasını geri kazanmak için çaba gösteren Garret’in hikâyesine yer veriliyor. Garret henüz 10 yaşındayken yaşadığı talihsiz bir olay sonucu hafızasını kaybediyor. Vermont’ta ailesin ait olan yazlık evde başına travmatik bir kaza geliyor. Ve doğum gününde yaşadığı bu kaza sonrası hafızasını yitiriyor. Artık hayatına hiçbir şeyi hatırlamayan bir adam olarak devam ediyor. Ardından uzun yıllar geçiyor ve bir gün Garrot olay gününe ait bir şeyler hatırlamaya başlıyor. Bu durum onu oldukça heyecanlandırıyor. Bunun üzerine genç adam o gün yaşanan olayların üzerine gitmeye karar veriyor. O gün nasıl bir kaza yaşadığını ve neden hafızasını kaybettiğini öğrenmek için harekete geçiyor. Bu süreçte yalnız olmaktansa, kız arkadaşı ile birlikte ailesine ait olan tatil evinin yolunu tutmayı tercih ediyor. Ancak tatil evinde öğreneceği şeyler onu bambaşka yerlere sürüklüyor
Ölüm Oyunu – Son Kurban filminin yönetmenliğini ve senaristliğini genç yönetmen Christopher Wells yapıyor. Ve başrollerinden Amerkalı oyuncu Rick Irwin GArrot rolüne hayat veriyor. Ve Michaela Sprague, Jake Katzman gibi oyuncular ona eşlik ediyor.
Film 1973 yılında Los Angeles’ta sosyal hizmetler görevlisi olan çalışan Anna’nın korkunç hikâyesini anlatıyor.
Almış olduğu bir dava sonucunda Anna oldukça zorlanmaya başlamıştır. Davanın derinlerine indikçe aslında bunun sıradan bir dava olmadığını, içerisinde doğaüstü işlerin olduğunu fark etmeye başlar. Karşılaştığı olaylar Anna’nın kendi ailesinin başına gelenlerle benzer olaylardır. Bu izlerin sebebi ise La Llorona yani ‘ Ağlayan kadın’dır. 1600’lü yıllarda Meksika’da kocası tarafından büyük düş kırıklıkları yaşayan bir kadın ortaya çıkıyor. Kadın yaşadığı kıskançlıklar sonucunda kocasından intikam alabilmek için iki çocuğunu da boğarak öldürüyor. Çocuklarını öldürdükten sonra büyük bir acı içerisinde ağlayarak kendini bir nehre atıyor ve intihar ediyor. Ağlayan kadın o günden sonra tüm insanlık için korku dolu doğaüstü bir olay haline geliyor. Artık boğduğu çocuklarının yerine koymak için çocuk avlamaya başlıyor ve bunu yüzyıllar boyunca yapıyor. Aradan 300 yıl geçiyor ve ağlayan kadın Anna ve küçük çocuklarını bu doğaüstü dünyaya çekiyor. Anna iki çocuğunu tek başına büyütmeye çalışan yalnız bir kadın. Etrafında bazı kişilerin ona yapmış olduğu bazı uyarılara aldırmayan Anna bir anda kendisini ummadığı bir durumun içinde buluyor. Çocukları için vermiş olduğu mücadele görülmeye değer. Ağlayan kadından kurtulmak için birçok yol deneyen Anna sonunda bu durumdan kurtulmak için inançlarına sımsıkı sarılıyor ve ruhsal bir mücadele vermeye başlıyor.
Filmin yönetmeni Michael Chaves aynı zamanda Korku Seansı 3 filminin de yeni yönetmenidir. Filmin başrollerinde ise Linda Cardellini, Roman Christou ve Jaynee – Lynne Kinchen yer almaktadır.
6- Ayin
Filmde annesinin ölümünün ardından ailesinin geçmişini ve sahip olduğu korkunç sırları keşfetmeye başlayan Annie’nin korku dolu hikâyesi anlatılıyor. Annie Graham üç boyutlu minyatür dioramalar inşa eden bir sanatçı. Çok katlı devasa denilecek bir evde eşi ve iki çocuğu ile birlikte yaşıyor. Annie ne kadar endişeli, takıntılı ve gergin bir yapıya sahipse kocası bir o kadar sakin, aile birliğini korumaya çalışan, başlarına gelen felaketlere karşı dimdik duran bir baba portresi çiziyor. Annie’nin annesi Ellen ise kızı ile çok iyi bir ilişkiye sahip olmayan, oldukça gizemli ve ketum biri. Ellen’in ölümü ile birlikte Annie ve diğer akrabaları atalarının giderek korkunçlaşan sırlarını keşfetmeye başlıyorlar. Her bir keşiften sonra daha çok karanlıklaşan hayatlarından artık kurtulmaları gerektiğini anlayan aile üyeleri bu korkunç kaderden kurtulmak adına inanılmaz bir mücadele vermeye başlıyor. Film tam bir aile trajedisi.
Filmin yönetmenliğini Ari Aster yapıyor. Aster kurmuş olduğu atmosferi ve filmin korku unsurları oldukça iyi işliyor. Oyuncu kadrosuna baktığımızda ise filmin tüm tansiyonunu kendi omuzlarında taşıyan Annie karakterini Toni Collette üstleniyor. Altıncı His filmindeki performasıyla Oscar’a aday olan Collette yaşadığı travmalara verdiği tepkilerle yine aynı başarıda bir performans ortaya çıkarıyor.
Gerçek olaylardan esinlenen bu filmde bir manastırda meydana gelen intihar olayı ve altında yatan gerçekler anlatılıyor. Romanya’da bir manastırda kötü ruh olarak adlandırılan bir varlık yanlışlık sonucu bulunduğu esaretten kurtulup dünyaya çıkıyor. Bunun üzerine manastırın baş rahibesi ölmeden hemen önce bu kötü ruhu bir odaya kilitleyerek odanın anahtarını genç bir rahibeye veriyor. Bir süre sonra genç rahibenin manastırın camından atlayarak intihar etmesi ile olaylar başlıyor. Başrahibe ile intihar eden genç rahibe arasında kalan bu gizemli durumu çözmek için bilgisine güvenilen rahip Burke manastıra gönderiliyor. Rahip Burke manastıra giderken yanında çocukluğu sancılar içinde geçmiş olan ve rahibe olmak için yemin etmeyi bekleyen Irene’yide götürüyor. Burke ve Irene’nin manastıra gelmesi öyle umulduğu gibi kolay olmuyor. Geldiklerinde ise manastırın içinden çok dış mimarisi onları etkiliyor. O an bu manastırın normal bir yer olmadığını, sıra dışı bir yer olduğunu anlıyorlar. Kısa bir konaklama sürecinden sonra, yaşanan intihar olaylarını çözmek için buraya gelen bu iki din insanı manastırın korkunç sırrını çözerek kendilerini ve ruhlarını tehlikeye atıyorlar. Çünkü bu arada şeytani rahibelerden biri olan Valak onlara bunun bedelini ödetmek için çoktan harekete geçiyor.
Dehşetin Yüzü filminin yönetmenliğini Corin Hardy yapıyor. Filmin başrollerinde ise Rahip Burke rolünde Demian Bichir, Rahibe Irene rolünde Taissa Farmiga yer alıyor.
Korku – gerilim filmlerinden Kıyamet Deneyi filmi Azerbaycan – Türkiye – Amerika ortak yapımı olan bir filmdir. Filmde Arvin ve Ejla adlı iki adamın biyolojik bir deney sonucu verdiği yaşam mücadelesi anlatılıyor. Bir grup insan zorla alıkonarak bir deneyin denekleri olmaları sağlanıyor. Ölümcül sonuçlara neden olan bu deney sonucunda ölen insanlardan arda kalan grup infaz edilmek üzere başka bir yere götürülüyor. İki kişi çok acımasız bir şekilde öldürülen grup içerisinden kaçmayı başarıyor. Ve hikâye burada başlıyor. Yaklaşık 85 dakika gibi kısa bir sürede sona eren filmde Arvin ve Ejla isimli iki adam öldürülmekten son anda kaçarak kurtuluyorlar. Ancak kaçarken oldukça büyük bir çukurun içine düşüyorlar. Bu çukurdan kurtulma süreçleri izleyenlere klostrofobik atmosfere sahip psikolojik bir gerilim yaratıyor.
Filmin yönetmen koltuğunda Rec Revan oturuyor. Genç Azeri yönetmen ilk filmi olan Kıyamet Deneyinde başarıyı yakalıyor. Filmde ona eşlik eden başrol oyuncuları ise Aysel Yusubova, Parviz İsmayilov ve Mubariz Samadov.
Altın Eldiven filmi bir Türk Yönetmen ve senaristin imzasını taşıyor. Daha önce birçok başarılı yapıma imzasını atan Fatih Akın Altın Eldiven filminde yönetmen koltuğunda karşımıza çıkıyor. Film Alman yazar Heinz Strunk’ın Altın Eldiven ismi ile yayımladığı kitabından beyaz perdeye uyarlanıyor.
Filmde konu olarak Fritz Honka isimli bir seri katilin hayatı anlatılıyor. Gerçek yaşamdan uyarlanmış bu filmde Honka dışarıdan oldukça sakin ve sıradan bir adam olarak görünüyor. Ancak gerçek yaşamında durum hiçte öyle değil. 1970’lerin Almayasında geçen olayda Honka Altın Eldiven ismi verilen bir bara takılıyor. Bu bar aynı zamanda kaybedenlerin, dışlanmışların, düşmüş ve yaşlanmış fahişelerle, kimsesiz yaşlıların müdavimi olduğu bir yer. Honka tüm kurbanlarını bu bardan seçiyor. Belirli bir yaşın üzerindeki kadınlardan hedef belirleyen seri katil onları çatı katında bulunan evine götürüyor. Ve burada öldürdüğü kurbanlarını evin kilerinde saklıyor. Honka kurbanlarını hep birbirine benzeyen kadınlardan seçiyor ve hepsini aynı yollarla öldürüyor.Düzenli bir işe girmesinin ardından Honka bu alışkanlıklarına kısa bir süre ara verse de vazgeçmesi pek mümkün olmuyor. Uzun bir süre polislerden kaçmayı başarsa da işlemiş olduğu cinayetler arttıkça artık saklanamayacak duruma geliyor.
Film aslında güncel bir mesaj içeriyor. Şiddetin ve cinsel vakaların ayyuka çıktığı günümüzde bu tür olayların sıklıkla gerçekleştiği ancak bizlerin bunu sadece duyduğunu, görmenin ise çok farklı duygular uyandırdığını anlatıyor.
Fatih Akın’ın yönetmen koltuğunda olduğu bu filmde The Silent Revolution ve LOMO filmlerinde adından söz ettiren Jonas Dassler Fritz Honka karakterine hayat veriyor. Ve ona filmde MArgarete Tiesel, Marc Hosemann ile birlikte Hark Bohm eşlik ediyor.
10- Korku Seansı
Korku Seansı 1 – Korku Seansı 2
2013 yılında gösterime giren film 20 milyon dolar bütçe ile çekilip, 318 milyon dolar bütçe yapan önemli filmlerden birisidir. Eleştirmenler tarafından tam not alması ve yaptığı gişe hasılatı filmin ikinci serisini de beraberinde getiriyor.
Film gerçek bir hikâyeden uyarlanmış. Dünyaca üne sahip olan Ed ve Lorraine Warren çifti sıradan insanlar değiller. Onlar doğaüstü olayları inceleyerek aydınlatmaya çalışıyorlar. Ve filmde hikâye karşılaştıkları en ürkütücü vakayı ele aldıklarında başlıyor. Bir gün Ed ve Warren çifti Perron ailesinden bir telefon alıyor. Bu telefon onların hayatlarında aldıkları en korkutucu görevin başlangıcı oluyor. Perron ailesi gözlerden uzakta ıssız bir çiftlik evinde yaşıyor. Ve bu çiftlik evi bilinmeyen korkunç bir varlık tarafından istila edilmiş. Perron ailesinin hayatını kâbusa çeviren bu olayı çözmek için harekete geçen Ed ve Warren nasıl bir varlıkla karşı karşıya olduklarını anladıklarında ise çok geç oluyor.
Filmin oyuncu kadrosunda Yetimhane filmi ile tanıdığımız Vera Farmiga ve Prometheus’un gözdelerinden Patrick Wilson başrollerde yer alıyor. Lili Taylor, Joey King ve Ron Livingstone ise diğer oyuncular. Filmin yönetmeni Testere filmine de imzasını atmış olan James Wan’dır.
Yorumlara kapalı!